
FOÇAGÜNDEM - Biz onu cehenneme benzettik. Foça’nın üstünde, insanın içini titreten bir sükûnet dolaşıyor…
Ama bu sükûnet huzurun değil; kaderine terk edilmiş bir güzelliğin sessiz feryadı.
Bir yer düşün: dünyanın en nadide kıyılarından biri…
Bir yer düşün: tarih boyunca el üstünde tutulmuş, bugün ise görmezden gelinen bir hazine… Foça tam da orası işte. Cennetin tasvirlerine kaç kere baktıysam, her kelimenin kıyısında Foça’nın sureti belirdi. Güzelliğiyle, ışığıyla, suyun nefesiyle…
Ama bugün Foça’ya uzaktan bakan biri, cennetin değil; yanlış ellerde karartılmış bir dünyanın gölgesini görüyor.
Sanki biri cenneti eline almış, sonra bir anlık umursamazlıkla yere düşürmüş gibi.
Sorun kötü niyet değil, daha ince bir şey:
İhmal ve Duyarsızlık.
Günün telaşına sığınıp yarını unutan körlük. Foça’ya verilen değer “görünüyor gibi”, ama gerçekte yok. Kâğıtların üstünde var, sözlerde var, toplantıların güzel cümlelerinde var… Ama sahada, sokakta, kıyıda, doğada, insanda yok. Hak ettiği koruma sağlanmıyor, hak ettiği vizyon kurulmamış, hak ettiği yönetim anlayışı bir türlü ete kemiğe bürünmemiş. Bir yerin kaderi, oraya adım atanların niyetiyle değişir. Ve bugün Foça’nın kaderi, “doğruyu bilip doğruyu yapmayanların” elinde ağırlaşıyor. Herkes bunu biliyor aslında. Kimse yüksek sesle söylemese de herkesin içinde bir sızı var: Foça’nın güzelliği yerinde duruyor ama değeri yerinde durmuyor.
Bir cennet düşün, ama yanlış yönetimle cehennem gibi algılanmaya başlamış…
İşte acı olan bu.
Foça bugün insanları kendine çağıran bir yer olmalıydı; ama bazıları kaçıyor, bazıları korkuyor, bazıları uzak duruyor. Neden? Çünkü güzellik korunmadığında, güzelliğin üzerine gölge düşer. Foça’yı cehenneme çeviren şey, taş değil, deniz değil, rüzgâr değil, ''İnsanın Basiretsizliği.''
Hiç kimseyi suçlamadan, kimseyi hedef almadan söylüyorum: Bir yerin güzelliği, o koltuğa oturanların değil, o güzelliği anlayanların vicdanıyla korunur.
Bir söz vardır ya: “Bir kısmını kandırırsın, bir kısmını oyalarsın, ama gerçeğin üzerini sonsuza kadar örtemezsin.”
Foça’nın gerçeği artık örtülemiyor. Göz göre göre ihmal ediliyor, göz göre göre küçümseniyor, göz göre göre olması gereken yerden uzaklaşıyor.
Ama şunu biliyorum: Foça’nın kaderi yeniden yazılır. Güzellik bozulmadı; sadece yalnız bırakıldı.
Doğru zamanda, doğru akılla, doğru yürekle her şey yeniden ışır.
Biz cenneti emanet aldık. Ama uzun zamandır cennete yakışır davranmadık.
Bu yüzden bu yazı bir sitem değil; bir hatırlatma.
Bir tokat değil; bir uyandırma.
Bir isyan değil; bir uyanış çağrısı.
Foça’nın geleceği, “bir gün biri çözer” tembelliğinde değil, “bugün biz sahip çıkalım” kararlılığında.
Çünkü bir yer değersizleştiğinde önce toprağı kırılır, sonra insanı, en son da umudu…
Ben Foça’nın umudunun kırılmasına razı değilim.
Sensin, benim, bizim gibi hisseden herkes de değil.
Cenneti emanet ettik. Artık o cennete yaraşır şekilde davranmanın vakti geldi.
SERKAN TİYANŞAN 26.11.2025