Haber Resmi

Dün akşam yürüyüşümüzde orta yaşlı bir beyefendi arkadaşımla beni durdurdu. Benden yaşlı olan arkadaşıma:
Abi senin için 85 yaşında diyorlar. Yok, olamaz dedim. Benim yaşım altmış. Ama siz benden daha genç ve dinç gösteriyorsunuz. Ben İstanbul'luyum. İki gündür şu ilerdeki pansiyonda kalıyordum. Valla karar verdim, Foça'dan bir ev alıp yerleşeceğim...

***

Ve evet Foça... 
Seni görenin sevdiği ve aklından bir daha hiç çıkaramadığı Foça...
Her seyahat dönüşümde özlediğim ve ilk görmüş gibi olduğum Foça, geldim işte...

Seni görenlerin çok oldu. Kara taşına bastı. Kimi rüzgarını, temiz havanı; kimi denizini, kumunu, güneşini sevdi. Kimi de sadeliğini, sakinliğini...

***

Sevmek göreceli bir duygu. Her sevenin sevme nedeni farklıdır. Her seven ayrı sever. 
Meselâ "sevmek" deyince bana bir haller olur. Cahit Sıtkı'nın; "beni saran şey suyun akışıdır/ yemiş yüklü dalların toprağın koynuna sarkışıdır/ ananın çocuğuna bakışıdır..." dizelerini tekrar tekrar okur beynim kulağıma. O anda başka bir şey duymak adeta imkânsızlaşır. Hemen yanımdan geçen bir kamyonete takılmış hoparlörden çıkan "eskici, eskiler alıyorum" diyen sesini veya bir seçim aracının hışırtılı müziğini ya da kulakları tırmalar biçimde okunan ezanı duymam örneğin.
Bazen hüzünlenip bütün sevgilerin biraz çıkarcılık koktuğunu düşündüğüm olur. Parayı, malı, mülkü sevenler; üç kâğıdı, alavere dalavereyi sevenler de var, derim kendi kendime. Bir ara, sevgilerin en kutsalı, saf ve temizi bir annenin çocuğuna duyduğudur kesin, diye düşünürken iç sesim; "o zaman bir anne yeni doğan çocuğunu cicili bicili oyuncaklar, elbiselerle niçin donatır; çocuğu istediği için mi(?)" dediğindeyse yıkılırım. Sıcak basar, atarım kendimi denize. Buz gibi soğuktur Foça'nın denizi, kendime getirir beni.

***

Bu kentin havası temizdir, dedim. Ama sırf kendi havasıyla kalmaz, yaz kış... Uzak yakın yerlerden gelenlerin geldikleri yerlerden getirdikleri rengarenk havasıyla da dolup taşar. Bazen oturacak değil yürünecek yer kalmaz. Öyle illâ düğün dernek, hıdır ellez, festival, yılbaşı kutlaması beklemez. Kim, ne zaman, nereden gelirse gelsin; buradan ayrılıncaya kadar Foça'lı olur. Foça'nın neşeli, eğlenceli ve hem de sakin atmosferinin potasında erir kaybolur bir müddet. Ama geldiği yerin ışığını yansıtır başkalarına, kendisinin görmediği. Foça'nın sahil bulvarında yürüyen her kimse, bir başrol oyuncusudur artık, kendisini bir anda içinde oynuyor bulduğu filmin, senaryosunu kendisinin yazdığı. Ve herkesin gözü kamera...

***

Şimdilik bu kadar olsun, benim gözümden Foça. Yeri geldiğinde tekrar buluşmak, buluşturmak dileğiyle.