13 Aralık 2025 Cumartesi
DOLAR 42.70 ₺
EURO 50.17 ₺
STERLIN 57.09 ₺
G.ALTIN 5,898.49 ₺
BİLEZİK 5,440.37 ₺
BTC 90,085.42 $
ETH 3,078.75 $
BİST 0.00

    ABUZER TOPAL

    ABUZER TOPAL

    KIYILAR KİMİN? HALKIN MI İŞGALCİLERİN Mİ?

    Yayınlama: 13 Aralık 2025 Cumartesi 13:33

    Haber Resmi

    FOÇAGÜNDEM - Denize ulaşmak bugün birçok yerde bir ayrıcalık hâline gelmiş durumda. Oysa kıyılar, parası olanın değil; varlığı kadar herkesin hakkıdır. Ben yıllarımı Fransa’da, özellikle La Baule’da geçirdim ve bu sahildeki kıyı kullanımını bizzat gözlemledim: İnsanlar kendi havlularını seriyor, denize giriyor, güneşleniyor; hiçbir ücret ödemeden ve hiçbir şezlong ya da paralı hizmet zorunluluğu olmadan sahilden yararlanıyor. Temizlik, güvenlik ve altyapı tamamen belediyenin görevi ve halka karşı bir lütuf değil, asli bir sorumluluk olarak yerine getiriliyor.

    Türkiye’deki sahillere geldiğinizde tablo tamamen farklı: Şezlonglar, şemsiyeler ve paralı alanlarla halkın kendi havlusunu serip ücretsiz denize girmesi neredeyse imkânsız hâle gelmiş durumda. İnsanlar, denize girmek için zorunlu ücret ödemek zorunda bırakılıyor. “Hizmet veriyoruz” gerekçesi, fiilen halkın hakkını engelliyor.

    Bu fark, yalnızca bir gözlem değil; ben yıllarca Foça’da yaşayarak ve yılın büyük bir kısmını burada geçirerek bizzat deneyimlediğim bir gerçek. La Baule ile Foça arasındaki uçurum, sadece altyapı farkı değil; kamusal alan anlayışı ve halkın hakkına bakış farkıdır.

    Foça özelinde tablo daha da çarpıcıdır. İzmir, çevre ilçeler ve Manisa’ya yakınlığı nedeniyle buraya gelen binlerce aile, lüks otellere bütçe ayıramaz. Ama çocuklarını denizle buluşturmak, küçük bir tatlı veya dondurma almak için gelirler. Zaten yakıt ve yol masrafı yapan bu aileler, bir de plaj giriş ücreti ödemek zorunda bırakılır. Oysa plaj ücretsiz olsaydı, bu para çocukların yüzünü güldürmeye kullanılabilirdi.

    Türkiye’deki kıyılar, kanunen ücretsiz olmasına rağmen fiilen işgal altındadır. Şezlonglar ve şemsiyeler öyle sık dizilmiştir ki, vatandaşın kendi havlusunu serebileceği alan neredeyse kalmamıştır. Denize ulaşmak, ücretle sınırlandırılmıştır. Bu durum sadece ekonomik değil, hukuki ve vicdani bir haksızlıktır.

    Neden bazı ileri ülkeler sahil yönetiminde bu tür hizmetleri eksiksiz sunabiliyorsa, bizde aynı kolaylık sağlanamıyor? Bu, tek başına imkânsızlıktan kaynaklanmıyor. Kimi zaman çeşitli çıkar ilişkileri, çevresine sağlanan küçük menfaatler veya görevlerin bir kazanç aracı olarak görülmesi, kamusal hizmet anlayışının önüne geçebiliyor. Oysa, tıpkı onlar gibi sahillerin halkın kullanımına sunulması için hiçbir hukuki ya da teknik engel yok; yeter ki öncelik görev bilinci ve halkın hakkı olsun.

    Bu noktada sahil belediyelerine ve merkezi yönetime açık bir çağrı yapmak gerekir: Kıyılar ticari alan değildir. Halkın ücretsiz erişimi sağlanmalı, sahillerin işgaline son verilmelidir. Temizlik, güvenlik ve altyapı hizmetleri ihmal edilmemelidir. Foça’da yaşayanlar olarak, gelecek sezon için bu yönde gerekli düzenlemelerin bir an önce başlatılmasını bekliyoruz.

    Unutulmamalıdır ki kıyılar ayrıcalıklı bir kesimin değil, herkesin hakkıdır. Şezlonglar, şemsiyeler veya parası olanlar kıyıyı sahiplenemez. Halkın ücretsiz ve güvenli denize erişimi sağlandığında, hem sosyal adalet hem de kamusal alan kültürü güçlenir.

    Kıyılar, yalnızca denizden ibaret değildir; toplumun eşit kullanım hakkının somut bir göstergesidir. Ve halk, hakkını hatırladığında bu ses artık duyulacak ve görmezden gelinemeyecektir. Foça ve benzeri yerler, sadece turizm beldesi değil, gerçek yaşam alanları olarak halkın hakkı çerçevesinde yönetilmelidir.

    ABUZER TOPAL I  13.12.2025