
Bu kasabada köpekler bile güvenle uyur. Çünkü burada sevgi var.
Yıllar sonra Türkiye’ye döndüğümde, “Bir yazlık alayım, deniz kenarında bir nefeslik huzur bulayım” diyerek yola çıktım.
Birçok yeri gezdim ama içime sinen bir yer olmadı.
Ta ki bir akşamüstü Foça sokaklarında yürüyene kadar…
Dar taş sokaklardan geçerken yerde yatan köpekleri gördüm. Üzerlerinden geçer gibi geçtik, ama onlar başlarını bile kaldırmadı.
Ne korku vardı gözlerinde, ne telaş…
İşte o an dedim ki:
“Tamam, yerim burası. Hayvana zarar verilmeyen yerde, insana da kötülük olmaz.”
O gün bugündür dostlarıma hep anlatırım:
“Foça’da köpekler bile huzurla uyuyorsa, orada yaşanır.”
Foça’nın Paylaşan Kalbi
Bu sevginin kökü eskiye dayanır.
Eskiden Rumlar burada yaşarken, sahildeki balıkçı barınaklarında hep kedilerle, köpeklerle iç içeymişler.
Balıkçılar denizden döndüğünde, hayvanlar onları sahilde bekler, artan balıkları paylaşırmış.
Hiç kimse “Bu benim” demezmiş; çünkü Foça’nın ruhunda paylaşmak var.
Yaşar Kemal de Bir Ada Hikayesi kitaplarında tam bunu anlatır — insanla doğanın, hayvanla kalbin bir arada yaşadığı o güzel düzeni.
Bugün hâlâ o gelenek sürüyor aslında.
Foçalı esnaf kapısının önüne su kabı koyar, balıkçılar gün sonunda artan balıkları sahile bırakır.
Ama yaz aylarında durum biraz değişiyor…
Yaz Bitiyor, Canlar Sokağa Kalıyor
Her yaz görüyoruz:
Tatilciler, çocukları sevinsin diye küçük bir kedi ya da köpek alıyor.
Yaz bitip de şehir hayatı başlayınca o hayvancıklar sokağa bırakılıyor.
Ne suyu var, ne evi, ne sahibi…
Oysa hayvan oyuncak değil. Bir yazlık anısı olarak alınmaz, sonra da terk edilmez.
Bir can almak, bir ömürlük sorumluluktur.
Biz burada yaşayanlar olarak her yaz bu acı tabloyu görüyoruz.
Lütfen çocuklarımızı da bu bilinçle büyütelim:
Hayvan sevmek sadece okşamak değil, sahip çıkmaktır.
Yasalar Değil, Vicdan Korusun
Son zamanlarda yeni çıkan yasalarla birlikte belediyelerin sokak hayvanlarını topladığı konuşuluyor.
Toplanıyorlar ama sonra ne oluyor, bilen yok.
İçimiz rahat değil.
Oysa biz bu hayvanlarla mutluyuz. Onlar bize zarar vermez, yeter ki rahat bırakalım.
Sabah kedilerin mırlamasına, akşam köpeklerin sokakta yavaş adımlarına alıştık.
Foça onların da evi, tıpkı bizimki gibi.
Belediyemizden, yetkililerden isteğimiz şu:
Toplamak değil, korumak.
Kısırlaştırmak, beslemek, tedavi etmek…
Çünkü Foça’nın güzelliği, kedisiz köpeksiz eksik kalır.
Vicdansızlara Küçük Bir Sözümüz Var
Bir de içimizi en çok acıtan şey var…
Bazı vicdansızlar, bu masum canlara kötülük ediyor.
Zehirleyenler, yok etmeye çalışanlar var…
Bilmiyoruz, nasıl bir kalp dayanır buna?
Oysa bir kap su koymak, bir baş okşamak ne kadar kolay.
Sevgiye ne kadar az emekle ne çok şey sığar.
Biz kimseye kızmak istemiyoruz ama şunu söylemeden de geçmeyelim:
Lütfen yapmayın.
Onlar da can.
Bizim gibi acıkıyor, bizim gibi üşüyor, bizim gibi seviniyorlar.
Biraz vicdan, biraz merhamet… Gerisi Foça’nın rüzgârıyla gelir zaten.
Yaşam Hakkı Her Can İçin
Unutmayalım, yeryüzü sadece insanlara ait değil.
Bu dünya hepimizin; kuşun da, kedinin de, ağacın da, denizin de…
Her canlının yaşama hakkı var.
Bizlerse, ne yazık ki, bu gezegene en çok zarar veren varlık olduk.
Ormanları biz kestik, denizleri biz kirlettik, havayı biz zehirledik.
Artık durup düşünme zamanı:
Bu dünya sadece bizim konforumuz için var olmadı.
Onun için, en azından paylaştığımız bu topraklarda, hayvanların yaşam hakkına saygı duymak zorundayız.
Çünkü onların gözündeki güven, bizim insanlığımızın aynasıdır.
Foça’nın Ruhunu Korumak Hepimizin Görevi
Kış geliyor.
Hava soğuyacak, sokaklar sessizleşecek.
İşte tam şimdi bir kap su, bir avuç mama koymanın zamanı.
Ne büyük şeyler istemiyor bu hayat; sadece biraz iyilik.
Unutmayalım:
Foça’da huzur, bir kap suyun yanında, bir köpeğin gölgesindedir. 🐾
ABUZER TOPAL I 16.11.2025