Haber Resmi

FOÇAGÜNDEM - Foça’nın kıyısında yürürken insan garip bir şey fark eder: Rüzgâr yüzüne değil, içine vurur. Sanki taşlar susar, deniz bekler, rüzgâr bir cümlenin altını çizer: “Kendini arındırmayan, yaşadığı yeri kutsayamaz.”

Foça’nın taşları hep griydi ama hiçbir zaman umutsuz değildi.

Asıl kararan, taşlar değil; onlara bakan gözlerdi.

Çünkü insanın zihni pas tuttu mu, cennet bile gözünde bir harabeye dönüşür.

Biz yıllar boyunca değişimden söz ettik ama kendi içimize tek bir adım atmadık.

Yeni çağın kapısını açmak istedik ama anahtar paslıydı. “Paslı bir düşünceye emanet edilen gelecek, daha kurulmadan çöker.”

Foça, insana bunu tokat gibi öğretir. Kıyıya vuran dalga yumuşaktır ama söylediği ağırdır: “Dünya dışarıdan bozulmadı. İçimizden sızdı ihmal.”

Bizim yanılgımız büyük oldu: Dışarıyı tamir ederek içeriyi düzelteceğimizi sandık. Foça’nın rüzgârı ise hep aynı gerçeği fısıldadı: “İnsan kendi karanlığını temizlemeden, şehirler aydınlanmaz.” Gün gelir anlarsın…

Foça’nın taşları sadece tarih değildir; vicdanın yüzünü yansıtan aynalardır.

Kayaların sertliği, aslında insanın kendine söylediği yalanların sertliğidir.

Rüzgârın tok gelmesi, dışarıya değil içeriye yönelmiş bir eleştiridir. Foça’nın sahili seni dönüştürmez - ''Sen dönüştüğünde sahilin anlamı değişir.'' “Kıyıyı değiştirmek isteyen önce kendi gelgitini yönetmeyi öğrenir.”

Foça bakınca görülmez; anlayınca görünür.

Çünkü burası bir coğrafya değil, insanın kendine attığı bakışın sınavıdır.

Zihni kirli olan burada rahat edemez; içi temiz olan ise burada yeniden doğar.

İnsanlığın hikâyesi Foça’da tek bir cümlede toplanır: İçerisi karanlık olan, dışarıdaki ışığı da söndürür.

İşte bu yüzden Foça’nın geleceği de, insanın geleceği de aynı kilide bağlıdır: ''Zihni Berraklaştırmak.'' “Kendini onaramayan, kaderi onarmak için konuşmasın.”

Bugün Foça hak ettiği değeri görmüyorsa, sebebi kader değildir. S

ebep, ona bakan gözlerin üzerindeki pas tabakasıdır.

Çünkü kirli bir gözle cennetin ortasına baksan, yine cehennem görürsün.

Dünyayı düzeltmek isteyenler önce kendi içindeki tortuyu kazımak zorunda.

Değişim dışarıda değil; yüreğin en karanlık köşesinde kıvılcımlanır. Ve Foça tüm bu gerçeği tek bir cümlede toparlar: “Aynaya bakmayan, dünyayı suçlamasın.” İşte dostum… Foça’nın suskun taşları ile insanın susmuş vicdanı aynı hikâyenin iki ucudur.

Ve bu hikâyenin sonu, bir coğrafyanın değil, insanlığın dönüşümüne bağlıdır.

Zihin temizlenirse Foça parlar; Foça parlarsa dünya nefes alır.

Çünkü dünyanın kaderi çoğu zaman tek bir sahilin söylediği gerçekte gizlidir.

“Foça’nın külleri üflenmeden, insanlığın ateşi yanmaz.”

SERKAN TİYANŞAN I  29.11.2025