ARAYIŞTA OLDUĞUMUZ DEMOKRASİ OLMALI

FOÇAGÜNDEM - Aralarında İşçisi, Askeri, Bilim Adamı, Sanatçısı, İş İnsanı, Başbakanı, Cumhurbaşkanı var. Okumuşu cahili, ülkemize zenginlik katan vazgeçilmez değerler. Harmanlanıp akraba olmuşuz. Kürt vatandaşlarımızdan söz ediyorum.
ESKİDEN GÖRDÜĞÜM
Yıllar önceydi. İzmir'de akşam iş dönüşü yeni taşındığım evime gidiyorum. Sokağa girerken polis ekiplerinin kordonuna takıldım. İlerden çığlıklar geliyordu. Ne olduğunu anlamak için sorduğumda, "kavga var" dediler.
O halde neden müdahale edilmediğini yakınımda bekleyen memur arkadaş izah etti.-Bunlarda kavga bitmiyor. Kendi aralarında yani. Her kavgada mutlaka öldürme ve yaralama olur...
Mahallemizde bizden önce koloni halinde yerleşmiş aileler vardı.
Yakın tanıdığım bir ailede gördüğüm; büyüğü küçüğü her biri bir yerde iş tutmuş, kazançlarını akşam geldiklerinde en büyüğünde topluyorlardı. Saygın insanlardı. Ama kendi aralarındaki tutkunluk, hiyerarşi, disiplin ön plandaydı.
Kendileri gibi doğudan göç etmiş ailelerle de ilişkilerinde sıkı bir bağ vardı, benim tam olarak anlayamadığım. Her biri hepsinden ve hepsine karşı sorumluydu sanki. Kendilerine ait kesin uyulması gereken belirli kuralları vardı. Sanırım kavgaları bu kurallara uyulmamasından çıkıyordu.
YAŞANMIŞ KISACA HİKAYELERİ
Gözünü açtığında görmüş ki, herkes ağaya maraba... İlerde O'nun da olup olacağı aynı babası, annesi, amcası, teyzesi gibi.
Biraz büyüyünce adeta kaçmış batıya bu yüzden. "Dağa kaçmaktan iyidir" demiş kendi kendine.
Bir gecekondu mahallesinde hayata tutunmuş. Bir iş kurup iyi kötü evlenmiş, çocuklarını da okutmuş.
Ağa mı?..
Ağalığını sürdürebilmek için dağdakilerle iyi geçinmek zorunda... Rahatı bozulmasın diye adamlarını bozuk para gibi harcar durumda.
Adamlarından bazıları siyasi kimlik edinmiş, güya kurtarmış kendini. Bu kez; hem ağaya, hem dağa, hem de herkese laf anlatmak zorunda.
GENEL OLARAK BİLDİĞİMİZ
Orta Çağ'dan kalma feodal sistemin, Türkiye'de de sık karşılaşılan bir uzantısıdır ‘Ağa’lık. Toprak sahibi olmakla üzerinde yaşayan insan toplulukları üzerinde de hak sahibi olmayı, içerisinde yaşanan ülke demokratik bir yapıyla yönetilse bile sahip olunan toprak parçası üzerinde kurulan monarşik bir düzeni ifade eder. 21. yüzyılla birlikte ağalık sistemi yaygınlığını yitirse de varlığını halen sürdürmektedir.
Anlaşılacağı üzere geçmişte bölgede yaşanan ‘Ağa’lık sistemi esasen kaynağında despot bir yaklaşımın gizlendiği halk üzerindeki monarşik ve baskıcı yapılanmadan başka bir şey değildir. Halklar arasında kaba kuvvetle kendiliğinden gelişen Ağalık sistemi daha sonraları devlet’in eliyle oralardaki idari yapılanmayı sözü geçer şahsiyetler olarak tabir edilen, esasen despot yaklaşımlarla fakir ve muhtaç halk üzerinde baskı kurmak suretiyle egemenliğini inşa edenleri işbaşına getirmekten ibarettir.
GÜNÜMÜZDEN ÖRNEK BİR YURTTAŞ
Vaktiyle onbeş yaşlarında Erzurum Horasan'dan kalkıp hayatını kazanmaya gelmiş. Badana ustası...
İki çocuk babası. Onları evlendirmiş ve birer ev sahibi yapmış. Birinden torun bekliyor.
Geçen ay bizim Foça'daki evimizi badana yaptılar.
Baba oğul birlikte çalışıyorlar. Kuzenlerinden bir genç de sıhhi tesisatı elden geçirdi.
Arada çay içip sohbet ediyoruz.
Kürt olduğunu söyleyince sordum:
-Bu yaşına kadar yapmayı isteyip de kürt olduğun için yapamadığın bir şey var mı ustam?
-Hayır abi, yok. Kürt hakkı, şu hakkı, bu hakkı diye çıkıp bizim adımıza konuşuyorlar. Bunların hepsi kendi şahsi cüzdanları ve oy için. Yukarıda kapışanlar, aşağıda lokantalarında yanyana oturup üç kuruşa kuzu eti yiyorlar.
-Peki olması gereken ne?
-Demokrasi... Milletçe istediğimiz demokrasi olmalı abi. O zaman kimsenin şikâyeti kalmaz. Türkmüş, kürtmüş; alevi sunni, o parti, bu parti; hep beraber el birliğiyle ülkemizin kalkınmasına harcarız emeklerimizi.
-Ama ya terör?
-Ne terörü abi? Tam bir demokraside terör kimsenin işine gelmez ki...
İlkokul mezunu. Hayat mektebinde gittiği evlerde her konumda insanlarla diyalog kurup kendini geliştirmiş anlaşılan.
Hayran kaldım.
İSTEDİKLERİ NE?
Olmaz ya!..
Diyelim ki; anayasada isimleri geçti tamamını temsil etmedikleri bilindiği halde ve anayasaya aykırı olduğu halde.
Hatta ilerde federasyon hakkı verildi. Bir de baktık bağımsızlıklarına da kavuştular...
Ne olacak?
SONUÇ
Kirli su temizlenip arıtılmadan verilirse, o denizde yaşam ölür.
İran, Irak, Suriye, Afganistan iyiydi de ondan mı kaçıyor insanlar?..
Ağalık dururken anca maraba olursun.
Her şey bir tarafa gene de arayış içinde olmalarının motor gücünü her zaman destekliyorum bu insanların.
MUSTAFA ÇUHA I 29.11.2025
* Yukarıda yayınlanan makalede/haberde benimsenen görüşler yazarının sorumluluğundadır ve benimsenen görüşler FOÇA GÜNDEM'in yaklaşımını göstermez.Kaynak gösterilse dahi izin alınmadan başka bir yayın organında yayınlanamaz, alıntı yapılamaz.