Kadının Sesini Kesen Kadın Başkanın Siyasal Tutarsızlığı
Foça Meclisi’nde Bir Demokrasi Dersi Vardı…
Ama Veren Değil,
Sözü Kesilen Verdi O dersi...
Türkiye’nin kadınlara seçme ve seçilme hakkını hediye ettiği
O büyük 5 Aralık’ın hemen öncesinde Foça’da yaşanan sahne,
siyasal tarihe ibretlik bir not olarak düştü.
Çünkü o mecliste demokrasi dersi veren,
mikrofonu kapan değil; mikrofonu kesilen oldu.
Meclis Üyesi Çiğdem Yenipazar konuşmak istedi.
Gayet meşru, gayet doğal.
Ama Foça’da “doğal” olan bile artık Başkan Fıçı’nın tahammül sınırlarına bağlı görünüyor.
“Söz vermiyorum! Söz vermiyorum!” diye bağırarak
seçilmiş bir meclis üyesinin söz hakkını kesmek,
siyaset değildir; kompleksin refleksidir.
“Ben Meclis Başkanıyım”: Koltuğa Sarılıp Siyaset Yaptığını Sanmak
Başkan Fıçı’nın “Ben Meclis Başkanıyım” diye masaya ağırlığını koymaya çalışması…
İşte Foça siyasetinin gerçek kırılma anı.
Meclis Başkanı olabilirsin, eyvallah.
Ama Meclis Başkanı olmak tahammül makamıdır,
sinir krizi makamı değil.
Senin koltuğun seçilmişlerin üzerinde değil,
seçilmişlerin arasında durur.
Bunu anlamayacak kadar dar bir siyasal çerçeveyle yönetiyorsan,
Foça’nın sorunu büyük demektir.
En zayıf siyasetçi profili bellidir:
Eleştiriye bağırarak cevap veren.
5 Aralık Haftasında Kadın Susturmak:
Siyasetin En Kara Çelişkisi
Kadınların siyasal haklarının yıl dönümüne bir gün kala,
ülkenin dört bir yanında kadın temsili konuşulurken…
Foça’da bir kadın başkanın kadın bir meclis üyesinin mikrofonunu kapattırması…
Daha büyük bir ironi var mı?
Atatürk 1934’te “Kadın siyasette eşittir” dedi.
Foça Belediyesi 2024’te “Kadın konuşamaz” dedi.
Üstelik bunu söyleyen de bir kadın.
Bu çelişki sadece politik değil;
ahlaki bir çöküştür.
Masaya Vurulan El, Sandığın Tokadıdır
Çiğdem Yenipazar’ın masaya vurarak ;
“Biz buraya demokrasiyle geldik!” diye haykırması,
kişisel bir öfke değil;
Sseçilmişlerin sesini kısan zihniyete karşı halkın sesi oldu.
Meclis iradesini mikrofon tuşuna sıkıştırmaya çalışanlar umarız o tokadı duymuştur.
Mikrofonu kapatarak susturabileceğini sananlar bilmeli ki:
Halkın iradesini hiçbir elektronik tuş sessizleştiremez.
Foça Siyasi Kültürüne Yakışan Bu Değildi
Foça nezaketin, katılımın, tartışma kültürünün ilçesiydi.
Ancak bu son toplantıda gördüğümüz şey, Foça’nın değil,
“eleştiriye alerjisi olan yöneticilerin” küçük dünyasıydı.
Bu görüntüler yıllar sonra bile şöyle anılacak:
“Foça’da bir meclis üyesi konuşmak istedi,
bir başkan panikledi, demokrasi daraldı.”
Siyasal Gücün Değil, Siyasal Zayıflığın Fotoğrafı
Bu yaşananlar bir olay değil;
bir zihniyet göstergesidir.
Demokrasi bir günlüğüne bile kesintiye uğratılamaz.
Hele ki, kadın haklarının yıl dönümünde…
Hele ki, bir kadının eliyle…
Foça’nın vicdanı bu olayı unutmaz.
Unutmamalı da.
Çünkü bugün susturulan bir meclis üyesi değil;
demokrasinin bizzat kendisidir.
Ve ben , bir gazeteci olarak bu köşeden söyleyeyim:
Koltuk gün gelir değişir ama o video,
o ses,
o “söz vermiyorum” çığlığı,
siyasi sicilden asla silinmez.
Noktanın Konduğu Yer ;
Sonuç çok basit:
Bu tavır bir yönetim zaafıdır,
bir demokrasi kusurudur ve
kadın hakları haftasında yaşanmış olması nedeniyle
ayrıca sembolik bir çöküştür.
Siyaset, konuşmaktan korkanların değil;
konuşanın konuşana kulak verdiği insanların işidir.
O gün Foça Meclisi’nde konuşmak isteyen susturuldu,
ama susturanlar çok şey kaybetti;
Foça’da demokrasi bir günlüğüne tökezledi.
Ama unutulmasın:
Halkın iradesine çelme takanlar,
gün gelir o iradenin gölgesinde kalır...